Altay'ın Kara İncisi: Vahap Özaltay ve Efsanevi Hayatı



VAHAP ÖZALTAY

EFSANE SPORCULAR SERİSİ-19-
ALTAY'IN KARA İNCİSİ: VAHAP ÖZALTAY
Serdar ÜSTÜNTAŞ

               

İzmir'de bir gün Konak-Karşıyaka vapur hattını kullanırken vapurun adı dikkatimi çekti: Vahap Özaltay Vapuru. Kendi kendime, "Acaba İzmir'in köklü kulübü Altay ile bir ilgisi var mı?" diye sordum. Vapurun üst katına çıkıp, duvarda asılı fotoğrafı ve biyografisini görünce merakım giderildi. Evet, o gerçekten Altay Spor Kulübü’nün efsanesiydi ve soyadını da bizzat bu kulüpten almıştı.

Bu yazımızda, Efsane Sporcular Serisi kapsamında; hayatı, başarıları ve Türk sporuna kattıklarıyla "Kara İnci" Vahap Özaltay'ı mercek altına alıyoruz.

Vahap Özaltay Kimdir? "Kara İnci"nin Doğuşu

Vahap Özaltay, nam-ı diğer Kara İnci, 1908 yılında Lübnan'ın Beyrut kentinde dünyaya geldi. Sezen Cumhur Önal'ın tabiriyle "çikolata renkli" bir vatandaşımızdı. Çocukluk yılları, ailesiyle birlikte Anadolu ve Orta Doğu coğrafyasında sürekli yer değiştirerek geçti. Lübnan, İstanbul, Aydın ve Kastamonu derken; henüz 14-15 yaşlarındayken Cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etti.

Bu zorlu göç sürecinin ardından aile İzmir'e yerleşti ve Vahap Özaltay'ın futbolla tanışma hikayesi de burada başladı.

Atletizmden Futbola: Yeşil Sahaların Siyah İncisi

Cumhuriyetin ilanından sonra Altay Spor Kulübü'nde futbola başlayan Vahap, aynı zamanda başarılı bir atletizm sporcusuydu. Kısa mesafe koşularındaki üstün sürati, ona yeşil sahada büyük bir avantaj sağladı. Sahadaki 22 futbolcu arasında sadece yeteneğiyle değil, ten rengiyle de bir "Siyah İnci" gibi parlıyordu.

İlk yıllarda "Arap" lakabıyla anılsa da, 1927 yılında Milli Takım'a seçilmesiyle birlikte "Kara İnci" olarak anılmaya başlandı. Milli Takım'ın Bulgaristan'ı 3-1 yendiği maçta oynadığı futbolla başrolü üstlendi. Ancak ne yazık ki, o dönem spor camiasındaki bazı politikalar ve ön yargılar nedeniyle, çok yetenekli olmasına rağmen Milli Takım kapıları ona uzun süre kapalı kaldı.

Beşiktaş Dönemi ve Avrupa'ya Açılan İlk Kapı

Milli formayı tekrar giyebilmek umuduyla İstanbul'un siyah-beyazlı ekibi Beşiktaş'a transfer oldu. Ancak burada da beklediği Milli daveti alamadı. Bu haksızlıklar onu küstürmek yerine daha da hırslandırdı. Tekrar yuvası Altay'a dönen Vahap, burada geçirdiği başarılı sezonun ardından rotasını Avrupa'ya çevirdi.

Vahap Özaltay, Fransa'nın Racing kulübüne transfer olarak tarihe geçti:

  • Yurt dışında oynayan ilk Türk futbolcusu oldu.

  • İlk profesyonel Türk futbolcusu unvanını kazandı.

Fransa'da sergilediği performansla Madrid-Paris Karması maçına seçildi ve bu maçın son dakikalarında attığı enfes golle yeteneğini tüm Avrupa'ya kanıtladı. Bu başarılar, Türkiye'deki yetkililerin üzerindeki baskıyı artırdı ve 4 Kasım 1932'de, yıllardır beklediği Milli formasına tekrar kavuştu.

Sadece Futbolcu Değil, Bir Spor Adamı

Vahap Özaltay, sporu sadece futbolla sınırlamayan çok yönlü bir atletti. 1931 Balkan Oyunları'nda 4x100 metre bayrak takımıyla altın madalya kazanarak atletizmde de ne kadar başarılı olduğunu gösterdi.

1934 yılında Soyadı Kanunu çıktığında "Altay" soyadını almak istedi. Ancak bu soyadı Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Fahrettin Paşa'ya verildiği için, o da sevdalısı olduğu kulübe ithafen "Özaltay" soyadını aldı. Futbolu bırakana kadar Altay formasını terletti. Efsane golcü Metin Oktay'ın bile onun futbolundan çok şey öğrendiği söylenir.

Teknik Direktörlük Kariyeri ve Dünya Şampiyonluğu

Aktif futbolculuk hayatını noktaladıktan sonra teknik direktör olarak Türk futboluna hizmet etmeye devam etti. Avrupa'da gördüğü modern futbol eğitimini Türkiye'ye taşıyarak 1950'li yıllarda taktiksel devrimin öncüsü oldu.

  • Orta Avrupa ve WM sistemlerini Türkiye'de uyguladı.

  • "Futbol Nasıl Oynanır" adlı kitabıyla yeni antrenörlerin yetişmesine katkı sağladı.

  • Ordu Milli Takımı Teknik Direktörü olarak takımı Dünya Şampiyonu yaptı ve futboldaki ilk büyük uluslararası başarımızın mimarı oldu.

Vefatı ve Altay'ın Yas Rengi

Hayatı sporla iç içe geçen Vahap Özaltay'ın vedası da yine bir spor ortamında oldu. Bir Altay kongresinde heyecanlı bir konuşma yaparken kalp krizi geçirdi ve hayata gözlerini yumdu. O gün, Altay armasındaki siyah renk bir kez daha anlam kazandı; Vahap'ın ten rengi, Altay'ın yas rengi oldu.

İzmir Alsancak'ta bir meydana ismi verildi, büstü dikildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi de bu vefayı sürdürerek, körfezde süzülen vapurlardan birine onun adını verdi.

İlk profesyonel futbolcumuz, ilk yurt dışı transferimiz, Ordu Milli Takımını şampiyon yapan hocamız ve Altay'ın Kara İncisi Vahap Özaltay'ı saygı ve rahmetle anıyoruz.


Hiç yorum yok