Eski Milli Futbolcu Ali Güneş ile Özel Röportaj: "Efsane Zor Şartlarda Evine Ekmek Götürebilen İnsanlardır"
Türk futbolunun ve Fenerbahçe'nin önemli isimlerinden Ali Güneş ile kariyeri, transfer hikayeleri ve Türk futbolunun geleceği üzerine samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Bundesliga'dan Süper Lig'e, Fenerbahçe'den Beşiktaş'a uzanan yolculuğunu ve unutulmaz anılarını anlatan Güneş, gençlere ve velilere de önemli tavsiyelerde bulundu.
1. Ali Güneş kimdir? Türkiye efsanesi Ali Güneş’i tanıyabilir miyiz?
Herkese merhabalar, 23 Kasım 1978 Almanya doğumluyum. Aslında kendimi efsane olarak görmüyorum. Çabaladım, zamanında çok çalıştım ve tek hayalim olan futbolcu olmayı gerçekleştirdim. Kendimi hiçbir zaman efsane olarak görmedim. Çünkü bana göre efsane, zor şartlarda evine ekmek götürebilen bütün insanlardır. Belki dışarıdan insanlar için futbolcu olarak özel insanlarız ama ben kendimi açıkçası özel olarak o şekilde görmüyorum.
2. Sizi futbola yönlendiren neydi? Futbola başlarken hangi hedefleriniz vardı?
Tabii ki futbola başlamamın en büyük sebebi futbola aşık olmamdı. Küçükken mahallede her zaman futbol oynardım. Ve maddi şartlar daha iyi olduğu için de tercihimdi. Bunu da söylemekten hiçbir zaman utanmadım. Ailem işçiydi, maddi durumumuz iyi değildi ve belki de normal bir işte çalışarak kendimizi toparlamamız mümkün olmayabilirdi. Daha doğrusu zor şartlarda yetişecektim. O yüzden kafama futbolcu olmayı koymuştum ve bunun için de çok çalıştım, antrenmanlardan sonra sürekli özel idmanlar yapardım. Allah'ın izni ile de bunu başardım. Bu sebepten dolayı kendimle de gurur duyuyorum.
3. Futbola hangi takımda başladınız ve kariyeriniz nasıl devam etti?
5 yaşında burada bir köy takımı olan Bräunlingen'ın altyapısında yetiştim. Yaklaşık 15-16 yaşında Villingen takımına transfer oldum. Bu çevrenin en köklü takımlarından biriydi. Orada 2 sene oynadıktan sonra SC Freiburg’a transfer oldum. 1 sene A genç takımda oynadıktan sonra 1. Takıma yükseldim. Kariyerim bu şekilde başladı.
4. Freiburg'tan Fenerbahçe’ye transfer hikâyeniz nasıldı? Neler hissettiniz?
Ben zaten sürekli Freiburg’ta Bundesliga'da oynuyordum ve Ümit Milli Takım'da forma giyiyordum. Bunun üzerine Mustafa Hoca (Denizli) beni istemişti. Babam da fanatik bir Fenerli olduğu için Dortmund, Hamburg, Hannover ve Türkiye'deki diğer takımlardan gelen teklifleri reddettik. Tabii ki Mustafa Hoca'nın ısrarı benim için çok etkiliydi. Transferim bu şekilde gerçekleşti.
5. Yıllarca Fenerbahçe’de oynadıktan sonra Türkiye’nin başka köklü bir takımı olan Beşiktaş’a transfer olmak nasıl bir duyguydu?
Bizim dönemimizde Fenerbahçe’den Beşiktaş’a transfer olmak çok daha zordu çünkü iki takım da birbiriyle rekabet içindeydi. O zamanlar Fenerbahçe’yle olan sözleşmem bitmişti ve teknik direktör Daum ile aram iyi değildi. Mevcut şartlar gitmemi gerektirdi ancak bunlar maddi değil, manevi şartlardı. Maddiyat tabii ki önemliydi ancak Fenerbahçe’den ayrılma sebebim para değil, Daum ile olan sorunlarımdı.
Bu yüzden de oradan ayrılma kararı aldım. Bu kararı almak kolay değildi ancak diğer tarafta da Beşiktaş gibi güzide bir kulübe transfer olmak vardı. Fenerbahçe'den ayrılışım bu şekilde oldu. Yalnız, Kadıköy'de oynadığım hiçbir maçta taraftarın protestosuna maruz kalmadım. Fenerbahçe'den ayrılış sebebim belliydi ve kulübe hiçbir şekilde saygısızlık yapmadan, taraftara saygısızlık yapmadan sessiz bir şekilde ayrıldım. Gittikten sonra da zaten pek fazla konuşmadım çünkü karakterime yakışmayacağını düşündüm.
6. Kariyeriniz boyunca Bundesliga, Süper Lig, UEFA Kupası ve Şampiyonlar Ligi'nde maçlara çıktınız. Unutamadığınız maç anınız var ise bizimle paylaşır mısınız?
Unutamadığım birçok maç var aslında, sadece bir maçı söylemem pek doğru olmaz. Bundesliga'da Freiburg’ta ikinci ligde şampiyon olduk ve Bundesliga’ya yükseldik. Orada oynadığım bütün maçlar önemliydi. Mesela Bayern München maçı benim için çok özeldi.
Onun dışında Fenerbahçe'de Şampiyonlar Ligi maçında Barcelona’ya karşı oynadığım maç önemliydi. Beşiktaş ile Fenerbahçe’ye karşı 4-3'lük bir maçımız vardı. Fenerbahçe’yle Galatasaray'a karşı 6-0'lık bir maçımız vardı. Veya benim 2000-2001 sezonunda Kadıköy'de Galatasaray'a karşı 2-1'lik skorda gol atarak şampiyonluğa çok büyük katkıda bulunmam çok ayrıydı. Ama tabii ki oynadığım bütün maçlar benim için çok önemliydi. Özel sayabileceğim birçok maçım var.
7. Hem Almanya’da hem de Türkiye'de futbol oynamış biri olarak iki ülke arasındaki altyapı farkı hakkında neler söylemek istersiniz?
Almanya ile Türkiye arasında uçurumlar kadar fark var. Maalesef bizim ülkemizde bazı şeylerin farklı yönetildiği kanaatindeyim. Almanya'da sporun içinden, futbolun içinden gelen insanlar yönetiyor. Türkiye'de ise maddi durumu yüksek insanlar yönetiyor. O yüzden hem altyapı olsun hem genel yönetim olsun aramızda çok büyük farklar olduğunu düşünüyorum. Gördüğüm kadarıyla bu fark da gittikçe artıyor.
Aslında hâlen ümitliyim çünkü baktığınız zaman hem gurbetçi olarak hem de Türkiye'de yetişmiş genç arkadaşlarımız var. Bunlara şans verilmesi sonucunda Türk futbolunun daha çabuk gelişeceğine inanıyorum. Ama dediğim gibi, daha çok ego ile değil de futbol bilgisi olan eski futbolculara daha çok şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Umarım zamanla olur. Olmaz ise bu şekilde devam eder, kendi oynadığımız lig ile övünür, Avrupa'da hiçbir zaman söz sahibi olamayız.
Baktığınız zaman hem altyapılarda hem şu an ligde oynayan takımlarda çok yetenekli Türk futbolcular var. Zaten U15, U17, U21 olsun, kendi yaş kategorilerinde gayet başarılılar. Zaman geçtikçe maalesef bir anda kaybolup gidiyorlar. Bu oyuncularımızı daha iyi değerlendirmemiz lazım. Bu da dediğim gibi, futbolu bilen insanlar futbolu yönetirse olur.
8. Futbol oynamayı bırakmaya nasıl karar verdiniz?
Aslında futbolu bırakmam biraz ani oldu. Bucaspor'da oynuyordum. Futbolculuk hayatını bilen bilir ki sürekli kamplardasınız, idmandasınız veya başka şehirlerdesiniz ve aileden uzak yaşıyorsunuz.
Ben kısaca şöyle söyleyeyim; ben küçükken bayramlara o şekilde alıştım ki bizim evimize her zaman misafirler, çocuklar gelirdi, bayramlaşırdık. Bucaspor'da iken bayram namazına gittim ve eve geldim. Küçük bir kavanoza şekerler ve para koydum bayramlaşmaya gelecek olan çocuklar için. Ve hiç kimse gelmedi... Belki de o an duygusal anıma denk geldi ama ayıptır söylemesi, o zaman büyük bir evde yaşıyordum, çok güzel bir arabam vardı, kariyerim çok iyiydi, maddi durumum iyiydi, insanlar dışarıda beni seviyor diye düşünüyordum.
Ama o gün aslında ne kadar yalnız olduğumu, ne kadar fakir olduğumu ve aslında paranın, şöhretin hiçbir önemi olmadığını fark ettim. Ailenin, arkadaşlığın daha önemli olduğunu düşündüğüm ve anladığım için futbolu bırakma kararı verdim. Bucaspor ofisini arayarak sözleşmenin feshedilmesini ve futbolu bırakma kararı aldığımı ilettim. Çok ani bir karar oldu ancak belli bir yaştan sonra hayatın gerçekte ne önemi olduğunu anlamaya başladım. Küçükken 'futbol olmazsa yaşayamam' diye düşünüyordum ancak bu yaştan sonra aslında her şeyin boş olduğunu, ailenin çok önemli olduğunu anladım. Futbol kariyerim boyunca ailem ile fazla zaman geçiremediğim için özlemim artmıştı. Bu sebeple de kariyerimi sonlandırdım.
9. Günümüz milli takımı ile ilgili görüşleriniz nelerdir?
Şu an da milli takımın çok iyi gittiğini düşünüyorum. Çok genç arkadaşlarımız oynuyor, pırıl pıl çocuklar. Saha içerisinde mücadele ediyorlar. Eskisi gibi çok fazla itiraz ve kendi aralarında tartışma yapmıyorlar. Başarıya aç futbolcular. Eğer gerekli değer verilirse iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Tabii ki 80 milyon nüfusu olan bir ülkenin daha çok başarılara imza atması gerektiğine inanıyorum. Eğer daha fazla şans verilirse, daha iyi eğitim verilirse başarılı olacağımızı düşünüyorum.
10. Şu anki kariyer planlarınız nelerdir?
Futbolu bıraktıktan sonra biraz daha ailemle, arkadaşlarımla vakit geçirmeyi tercih ettim. Bu sebepten dolayı da uzun süre bir şey yapmadım. Tabii ki antrenörlük eğitimi alıyorum, kurslara gidiyorum ve Freiburg'ta, Bundesliga ekibinde staj yaptım. Ama uzun süre futbol oynadıktan sonra aileme ve kendime zaman ayırmak için futbola fazla girmedim, mesafe koydum. Ancak ileriki zamanlarda inşallah iyi ve düzgün bir şey olursa yapmayı düşünürüm.
11. Gençlerimize önerileriniz nelerdir?
Gençlerden ziyade ben velilere bir şeyler söylemek istiyorum, aslında ailenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Burada velilere nasihat vermek isterim. Çocuklarınız illa futbolcu olacak diye bir şey yok, zorlamanın bir anlamı yok. Her şeyden önce eğitimi ön planda tutmak lazım.
Tabii ki futbolcu olurlarsa bu ekstra olur ama ilk etapta hem kültürlü hem de ahlaklı, eğitim seviyesi yüksek bir birey olarak yetiştirmemiz lazım. Onun dışında zaten aile yapısı düzgünse çocukların ileride futbolcu olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Çocuklarımızın üzerine fazla baskı kurmamak lazım çünkü yeterince baskı altında yaşadıklarını düşünüyorum. Velilere burada en büyük nasihatim; her zaman desteğinizi gösterin, maçlarına gidip destek verin ancak fazla baskı yapmayın.
12. Sporda Manşet dergisi hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz?
Açıkçası Sporda Manşet dergisi hakkında Ümit Bayman kardeşim tarafından bilgi aldım ve fikir sahibi oldum. Kendisi işini düzgün yapan bir arkadaşımız. Bu konuda kendisine destek olabildiysem ne mutlu bana. Tüm dergi çalışanlarına ve okurlarına selamlar. Kendinize iyi bakın. Hoşça kalın.

Yorum Yap