Milli Takım’ın Yeniden Doğuşu: EURO 2024 Bir Kıvılcım Mıydı, Yoksa Sağlam Bir Temel Mi?
Takvimler 2021 yazını gösterdiğinde, hepimizin hatırladığı ve belki de unutmak istediği bir turnuva vardı: EURO 2020. O turnuvaya giderken, dünya şampiyonu Fransa'yı eleme aşamasında devirmiş, Şenol Güneş yönetimindeki kadromuzla inanılmaz bir umut vadetmiştik.
Ancak pandemi nedeniyle 2020'den 2021'e ertelenen turnuva, belki de ritmi yakalamış, rüzgârı arkasına almış takımı bozdu. Sonuç olarak Türk futbol tarihinin en kötü Avrupa Şampiyonası performansıydı; puan dahi alamadan, büyük bir hayal kırıklığıyla elendik.
Üç yılın ardından, takvimler bu kez EURO 2024'ü gösterdi. Artık başımızda Vincenzo Montella vardı ve kadroda Arda Güler, Kenan Yıldız gibi gençlerimizle boy gösteriyorduk. Almanya'daki turnuvaya dair heyecanımız, o eski hayal kırıklıklarını unutturmaya yetmişti.
Dortmund'da Unutulmaz Bir Tanıklık: Yer Gök Kırmızı Beyaz
Şans eseri milli takımımızın açılış maçına bilet bularak, 18 Haziran 2024'teki o unutulmaz günde, o tarihi coşkunun tam kalbinde, Almanya'daydım. Almanya'nın ortasında, Dortmund'da, gurbetçilerle birlikte sanki Avrupa'nın ortasında değilmişiz de Türkiye'deymişiz gibi hissettik.
Yer gök kırmızı beyazdı; o stada marşlar eşliğinde yürümek inanılmazdı. Ve nihayet, Signal Iduna Park’a (eski adıyla Westfalenstadion’a) vardığımızda, orada olanların çok iyi hatırlayacağı üzere, inanılmaz bir yağmur başladı. Ayakkabılarımız, üstümüz sırılsıklam olmuştu ancak o an duyduğumuz İstiklal Marşı ile tüylerimiz diken diken oldu ve coşkumuz zirveye çıktı.
Turnuva Rüyası: Çeyrek Final ve Kazanılan Miras
Düdük çaldı ve Mert Müldür'ün unutulmaz golüyle turnuvaya rüya gibi başladık. Bu, Gürcistan'ın da Avrupa Şampiyonası'ndaki ilk maçıydı ve inanılmaz iyilerdi. Bir dakika bile rahat nefes alamadık. Onların direkten dönen topları, son dakikaya kadar süren gerilim... Ta ki Kerem Aktürkoğlu'nun son pozisyonda attığı golle derin bir nefes alana kadar.
Evet, turnuvaya iyi başladık. Sonrasında Portekiz maçında 3-0'lık soğuk bir duş alsak da, Çekya galibiyetiyle grup ikincisi olduk ve çeyrek final gördük.
Peki, o Dortmund yağmurunda yeşeren içimizdeki umut; çeyrek final başarısı, eski hayal kırıklığıyla karşılaştırıldığında, bir anlık parlayış, yani geçici bir kıvılcım mıydı? Yoksa uzun soluklu bir dönüşümün, 2026 Dünya Kupası hedefine giden yolda atılan kalıcı ve sağlam temeli mi oldu?
Temel 1: Tecrübe Kazanan Gençler
Bence bu başarı bireysel bir şanstan ibaret değildi. Milli Takımımız, turnuvanın en genç ikinci takımıydı. Çeyrek finale yükselmek, pek çok oyuncumuza kulüplerinde dahi kolay kolay kazanamayacakları büyük turnuva baskısı ve psikolojik dayanıklılık deneyimini kazandırdı. Bu deneyim, skor tahtasındaki rakamlardan çok daha kalıcı bir mirastır. Bu gençler, artık sadece birer potansiyel değil, uluslararası sahnede kanıtlanmış yeteneklerdir.
Temel 2: Montella'nın Taktiksel Mirası
Montella'nın mirası sadece oyuncu seçimiyle sınırlı değil. İtalyan teknik adam, takıma istikrarlı bir oyun felsefesi aşıladı. Taktiksel istikrar, bir kıvılcımdan çok, uzun soluklu bir dönüşümün en önemli işaretidir.
Bu yeni sistem ve psikolojik hazırlık, takımın eski duvarlarını yıktı. Milliler, zorlu anlarda dahi karakter göstererek (Çekya ve Avusturya maçları iyi birer örnek), artık büyük turnuvalarda özgüvenle mücadele edebileceğini bizlere kanıtladı.
Sonuç: Kıvılcım Söndü, Temel Ayakta
EURO 2024, Türk Milli Takımı için bir anlık parlayış değildi. Montella'nın taktiksel mirası, oyuncularımızın kazandığı paha biçilmez uluslararası deneyim ve aşılan psikolojik eşikler, Milli Takım'ı 2002'den beri süren Dünya Kupası hasretine son vermeye her zamankinden daha çok yaklaştırdı.
Dortmund'da yanan o coşku ateşi bir kıvılcım olarak sönmüş olabilir. Ancak temel ayakta duruyor. Şimdi sıra, 2026 Dünya Kupası'nda! Ben inanıyorum ki Milli Takımımız 2026’da Dünya Kupası'na katılıp tekrar tarih yazacak.
Haydi Milli Takım, zirveye çıkalım!
Alper Bayrakçeken

çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilElinize sağlık
YanıtlaSil